19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan sinema, ünlü yönetmenler tarafından çekilen birbirinden çarpıcı filmler sayesinde yedinci sanat olarak kabul edilir. En genç sanat dalı olmasına rağmen hızla büyüyen sinema dünyasında, keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda efsanevi yönetmen ve başyapıt film bulunur. Dünyaca ünlü yönetmenler kimlerdir, en iyi filmleri hangileridir merak ediyor musunuz? O halde, bu yazının devamına hemen göz atabilirsiniz.
Sinema Tarihinin Önemi ve Gelişimi
1895 yılında, Paris’in meşhur kafelerinden birinde, o güne dek görülmemiş bir etkinlik düzenlenir. Olacaklardan habersiz kafeyi dolduran müşteriler, karşılarındaki perdeden kendilerine doğru bir tren geldiğini görünce dehşete kapılır. Şahit oldukları deneyim, Lumière Kardeşler tarafından çekilen ve dünyanın ilk filmi olarak kabul edilen “Bir Trenin Gardan Çıkışı” filminin ilk gösterimidir.
Sinema, esasında insanlığın en eski hayallerinden biridir. Antik çağlarda dahi pek çok sanatçı, görüntüleri kayıt altına almayı ve hikâyeleri görsel olarak anlatmayı hayal etmiştir. Bu hayalin gerçekleşmesi için pek çok deneme yapılmışsa da halka açık film gösterimi yapabilen ilk cihaz olan “sinematograf”, Fransız Lumière Kardeşler tarafından geliştirilir.
Dünya çapında büyük yankı uyandıran sinematograf, hızla yaygınlaşır ve dünyanın dört bir yanında filmler çekilir. İlk filmler, belgesel niteliğindedir. Lumiere Kardeşler’in bir trenin gardan çıkma anını kaydettiği ilk filmde olduğu gibi devlet yöneticilerinin halka hitap etmeleri, mitingler, askeri hareketler ve toplumların günlük yaşayışı gibi günlük olaylar, sinematografla kaydedilen ilk görüntüler olur.
Dünyanın 20. yüzyıldaki siyasi atmosferi pek de iç açıcı değildir. Yaklaşmakta olan dünya savaşı kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştır. Bu nedenle de sinematograf, çok büyük bir rağbet görür. Pek çok gazeteci, yaşanan siyasi gelişmeleri kayıt altına almak için sinematograf kullanmayı seçerken devletler de bu cihazla propaganda filmleri çekmeye büyük özen gösterir.
Sinema o dönemde, eşzamanlı olarak sanatsal bir derinlik de kazanmaya başlar. İlk olarak dönemin vodvil oyuncularının sahnede sergilediği komedi performansları sinematografla kayıt altına alınır ve halka açık mekânlarda gösterilir.
Yoğun ilgi gören bu kayıtlar, yatırımcıları harekete geçirir. 1911 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde Nester isminde bir stüdyo kurulur. Bu stüdyonun amacı, halka gösterimi yapılacak filmler çekmektir. Stüdyonun kurulduğu kasabanın ismi ise Hollywood’tur.
Arka arkaya açılan film stüdyoları, Hollywood’u kısa sürede dünya sinemasının merkezi konumuna getirir. Stüdyolarda çekilen kısa, siyah beyaz ve sessiz filmler, önce kafe ve restoranlarda, sonra da sinema salonlarında gösterilir. Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra sinema artık tüm dünyada büyük bir atılım göstermeye hazırdır.
Sinemaya en büyük katkılardan birini yapan isim, Rus sinemacı Sergei Eisenstein olur. 1925 yapımı “Potemkin Zırhlısı” isimli filminde o güne dek görülmemiş bir kurgu tekniği uygulayan Eisenstein çekim açıları, kareleri ve görüntüleri birbirine bağlama yöntemiyle sinemayı bir hikaye anlatma yolu hâline getirmeyi başarır.
Eisenstein’a kadar film çeken tüm yönetmenler, adeta bir tiyatro oyununu kaydeder gibi geniş açılı çekimler yapmış ve çok detaylı kurgu yöntemlerine ihtiyaç duymamıştır. Eisenstein ise farklı kadrajların farklı anlamlar yarattığını, kurgunun film duygusunu ve temposunu belirlediğini ispatlar. Bu gelişme, sinemanın altın çağına giriş anlamına da gelmektedir.
1930’lu yıllardan itibaren tüm dünyada arka arkaya unutulmaz filmler çekilmeye başlanır. Bu dönemde teknolojinin gelişip sesli film çekimine izin vermesi, sinemayı geliştiren bir diğer faktördür. Bu devrimle birlikte ünlü yönetmenler ve filmleri, arka arkaya gelir. Hollywood yapımcıları romantik komediden epik tarihi filmlere, korkudan psikolojik gerilime kadar pek çok türde film çekerken Avrupa ve Asya’da ise bu türlere ek olarak toplumsal gerçekçi, sembolik, satirik filmler de üretilir.
1940’lardan itibaren sinema artık tüm dünyada üretilen ve izlenen, toplam seyirci sayısı milyonları aşan bir sanat dalıdır. Kendi kültürünü yaklaşık 40 yıl içinde dünya genelinde oturtmayı başaran sinema, birbirinden efsanevi yönetmenleri sayesinde her filmde seyircileri eşsiz bir yolculuğa çıkarmayı başarır.
En Ünlü Sinema Yönetmenlerinin Biyografileri ve Kariyerleri
Charlie Chaplin
Dünyanın en ünlü yönetmenleri denince akla gelecek isimlerden biri, şüphesiz ki Charlie Chaplin’dir. 1889 yılında İngiltere banliyölerinde çok yoksul bir annenin oğlu olarak doğar, Chaplin. Vodvil oyuncusu olan annesinin psikiyatrik sorunlar sebebiyle sahneye çıkamadığı bir gün kendisini sahnede bulan ünlü isim, eşsiz komedi yeteneğiyle kısa sürede keşfedilir.
24 yaşındayken Hollywood yapımcılarından teklif alan Chaplin, oyuncu olarak başladığı kariyerine 1921 yılından itibaren yönetmenliği de ekler. “The Kid” (Yumurcak) ile ilk yönetmenliğini yapan Chaplin; Modern Times (Modern Zamanlar), Gold Rush (Altına Hücum), City Lights (Şehir Işıkları), The Great Dictator (Büyük Diktatör), Limelight (Sahne Işıkları) gibi efsanevi filmler çekerek dünya sinema tarihine adını altın harflerle yazdırır.
Stanley Kubrick
Sinema tarihine damga vuran bir diğer yönetmen ise Stanley Kubrick’tir. 1928 yılında New York’ta doğan Kubrick, 1953 yılında ilk filmi “Fear and Desire”ı (Korku ve Tutku) çeker. İlk olarak Paths of Glory (Zafer Yolları) filmiyle dikkatleri üzerine çeken Kubrick, 1960 yılında çektiği Spartacus ile rüştünü çok genç yaşta ispatlar. 4 Oscar ödülü kazanan Spartacus’ten sonra ise kendisini dünya sinema tarihine geçiren filmlerini arka arkaya çeker.
Lolita, Dr. Strangelove, 2001: A Space Odyssey (2001: Bir Uzay Macerası), A Clockwork Orange (Otomatik Portakal) gibi filmleriyle bilinen Kubrick, kusursuz estetik anlayışıyla öne çıkar. Tekinsiz konular işlemesi, edebiyat uyarlamalarına yeni bir soluk getirmesi ve filmlerinde felsefeden çok önemli ölçüde beslenmesiyle öne çıkan Kubrick, dünyanın en ünlü yönetmenleri arasında gösterilir.
Woody Allen
Hollywood ünlü yönetmenleri sayılırken Woody Allen’a da mutlaka ayrı bir parantez açmak gerekir. New York’un huzursuz nevrotik yönetmeni, dünya sinemasında kendi özgün tarzını oturtmuş, sinemayı edebiyat ve caz müzikle kusursuz bir şekilde birleştirmiş efsanevi bir isimdir. İlk filmini 1966 yılında çeken Woody Allen, 2019 yılına kadar 50’den fazla film yönetir.
Annie Hall, Hannah and Her Sisters (Hannah ve Kız Kardeşleri), Radio Days (Radyo Günleri), Zelig, Match Point (Maç Sayısı) gibi unutulmaz filmleri sinema tarihine kazandıran Woody Allen, filmlerinin büyük bölümünde oyunculuk da yapar. İnsanoğlunun tutarsızlığını, ikili ilişkilerin açmazını, modern zamanların ironilerini işleyen Allen, aynı zamanda kitapları ve tiyatro oyunlarıyla da bilinir.
Martin Scorsese
Dünyaca ünlü yönetmenler denince mutlaka anılması gereken bir diğer isim, Martin Scorsese’dir. Hollywood’un dahi isimlerinden olan Scorsese, özellikle gerçek hayat öykülerine, suç dünyasına ve karmaşık politik yapılara yönelttiği kamerasıyla birbirinden çarpıcı filmlere imza atar. Al Pacino, Robert De Niro, Leonardi DiCaprio gibi oyuncularla uzun soluklu çalışmalar yapmasıyla da öne çıkan Scorsese, her filminde izleyiciyi perde başına kilitlemeyi başarır.
Goodfellas (Sıkı Dostlar), Taxi Driver (Taksi Şoförü), Raging Bull (Kızgın Boğa), Casino, Gangs of New York (New York Çeteleri), The Departed (Köstebek), Shutter Island (Zindan Adası) gibi çok sayıda film çeken Scorsese; Al Pacino, Robert De Niro, Leonardo DiCaprio gibi oyuncularla uzun soluklu iş birlikleri yönetmesiyle de öne çıkar. Scorsese, aynı zamanda dünya sinema mirasını koruma altına alan The World Cinema Foundation’un da kurucuları arasındadır.
Yavuz Turgul
Son dönemde Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Emin Alper, Tolga Karaçelik gibi çok sayıda yönetmen Türk sinemasının yüz akı işler çekse de, Yavuz Turgul’a ayrı bir parantez açmak gerekir. Ünlü Türk yönetmenler denince akla gelen ilk isimlerden olan Turgul, özellikle 1990’lı yıllarda Türk sinemasını ayakta tutmayı başarmış az sayıdaki yönetmenden biridir.
Kariyerine 1975 yılında Tosun Paşa filminin senaristliğini üstlenerek başlayan Turgul; Çiçek Abbas, Banker Bilo, Sultan, Davaro gibi pek çok filmin senaryosunu kaleme alır. 1980’li yılların sonunda Fahriye Abla filmiyle yönetmenliğe başlayan Turgul; Muhsin Bey, Gölge Oyunu, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni gibi yapımlarıyla bir döneme damga vurur. 1996 yılında çektiği Eşkıya ise Türk sinemasını yeniden canlandıran film olarak tarihe geçer.
Her Yönetmenin En İyi Filmlerinden Oluşan Liste
Dünya sinema tarihinde iz bırakan ünlü yönetmenlerin bir bölümü ve en iyi filmleri, şu şekilde sıralanabilir:
Orson Welles | Citizen Kane (Yurttaş Kane) |
Steven Spielberg | Schindler’s List (Schindler’in Listesi), E.T. |
Roman Polanski | Rosemary’s Baby (Rosemary’nin Bebeği), Chinatown (Çin Mahallesi) |
Christopher Nolan | Interstaller (Yıldızlararası), Inception (Başlangıç) |
Jean-Luc Godard | À bout de souffle (Serseri Aşıklar), Une Femme est Une Femme (Kadın Kadındır) |
Federico Fellini | La Dolce Vita (Tatlı Hayat), Amarcord |
Luis Buñuel | Le Charme discret de la bourgeoisie (Burjuvazinin Gizli Çekiciliği), Belle de Jour (Gündüz Güzeli) |
Pedro Almodovar | Todo Sobre Mi Madre (Annem Hakkında Her Şey), Hable Con Ella (Konuş Onunla) |
Robert Zemeckis | Forrest Gump, Back to the Future (Geleceğe Dönüş), The Contact (Mesaj) |
Quentin Tarantino | Pulp Fiction (Ucuz Roman), Reservoir Dogs (Rezervuar Köpekleri), Inglorious Basterds (Soysuzlar Çetesi) |
Nuri Bilge Ceylan | Uzak, Kış Uykusu, Ahlat Ağacı |
Metin Erksan | Sevmek Zamanı |
Zeki Demirkubuz | Masumiyet, Kader, Üçüncü Sayfa |
Akira Kurosawa | Rashomon, Ran |
David Fincher | Se7en (Yedi), Fight Club (Dövüş Kulübü) |
Luc Besson | Leon (Sevginin Gücü), The 5th Element (5. Güç) |
Kim Ki-Duk | Samaria (Fedakar Kız), Bin-Jip (Boş Ev) |
George Lucas | Star Wars (Yıldız Savaşları) |
Billy Wilder | Some Like it Hot (Bazıları Sıcak Sever), The Apartment (Garsoniyer) |
Alfonso Cuaron | Gravity (Yerçekimi), Roma |
Sinema Yönetmenlerinin Etkisi ve Mirası
Sinema yönetmenleri, hem toplum hem de sanat üzerinde büyük iz bırakır. Toplumun bilinçlenmesinde, siyasi ve sosyolojik krizlerin aşılmasında, halkın farklı kesimlerinin sorunlarının anlaşılmasında önemli bir rol oynayan yönetmenler, aynı zamanda keşfettikleri yeni sanatsal anlatım teknikleriyle de kendilerinden sonra gelen isimlere yeni yollar açar.
Charline Chaplin, The Great Dictator filmiyle yaklaşmakta olan 2. Dünya Savaşı’na karşı bütün dünyayı uyarırken Fernando Meirelles ve Katia Lund tarafından çekilen City of God, Brezilya gettolarında yaşanan dramları dünya gündemine getirir. İsveçli yönetmen Ingmar Bergman, çektiği psikolojik filmlerle insan ruhuna ayna tutarken İtalyan yeni gerçekçilik akımının öncülerinden Vittorio De Sica ise 2. Dünya Savaşı döneminde İtalyan toplumunun yaşadığı yoksulluğu mercek altına alır.
Citizen Kane (Yurttaş Kane), senarist ve yönetmen Orson Welles’in klasikleşmiş kronolojik anlatıyı kırması sayesinde dünya sinema tarihinde iz bırakır, kendisinden yarım asır sonra film çekmeye başlayan Christopher Nolan, Guy Ricthie gibi yönetmenleri etkiler. Polonyalı dahi yönetmen Krzysztof Kieślowski ise 90’lı yılların başında çektiği Üç Renk Üçlemesi ile 2000’li yıllara damgasını vuran Meksikalı yönetmen Alejandro González Iñárritu’da derin izler bırakır.
Sinema Yönetmenleri ve Filmleri Hakkında İlginç Bilgiler
Sinema yönetmenleri, film çekim süreçleri ve sıra dışı kişilikleriyle son derece ilginç hikâyelerin de başrolü olur. Sinema dünyasına iz bırakmış ünlü yönetmenlere dair bazı ilginç bilgiler şöyledir:
- Charlie Chaplin, Quentin Tarantino ve Kim Ki-Duk, hiçbir sinema eğitimi almamış ve hiçbir yönetmenin yanında asistanlık yapmamıştır.
- Stanley Kubrick, filmlerindeki en basit planda bile 80 ila 120 arası tekrar alması sebebiyle dünyanın en titiz yönetmeni olarak bilinir.
- Pedro Almodovar, “La Mala Educacion” (Kötü Eğitim) isimli filminin senaryosunu 10 yıldan uzun sürede tamamlamıştır.
- Robert Zemeckis, Back to the Future (Geleceğe Dönüş 1) filminin büyük kısmını önce Eric Stoltz ile çekmiş, Stoltz’un oyunculuğunun beğenilmemesi üzerine tüm çekimleri çöpe atıp Marty McFly rolünü Michael J. Fox’a vermiştir.
- Metin Erksan, Fatma Girik’in başrolünde oynadığı “İntikam Meleği” isimli filmiyle dünya tarihinde ilk kez “Kadın Hamlet” karakteri yaratmıştır.
- Steven Spielberg, kendisine çok sayıda ödül ve büyük bir prestij kazandıran Schindler’s List (Schindler’in Listesi) filmini uzun süre kendi çekmeyi reddetmiş, filmi daha deneyimli bir yönetmene vermek istemiştir.
Sanat, kültür ve eğitim hakkında daha fazla bilgiye kolayca ulaşmak için, pingpong University’ye üye olmayı unutmayın!
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.