Kapatmak için ESC tuşuna basınız.

Üniversitede Boş Zamanları Değerlendirme

Üniversite okumak, istediğimiz ve hayallerimizi süsleyen o mesleği kazanmak neredeyse hepimizin hayaliydi. Lise zamanlarımızda yoğun bir tempoyla aylarca, yıllarca çalışıp nihayetinde de hayallerimizi gerçekleştirdik. Hayallerimizi gerçekleştirdik diyorum ama üniversiteyi kazanmak anlamında hayallerimizi gerçekleştirmekten bahsediyorum. İstediğimiz ve hayallerimizi süsleyen mesleği kazanma kısmı ise bir muamma. Bu yazıda üniversiteli olarak, üniversitede boş zamanlarımızda neler yapabiliriz, bu boş zamanları nasıl değerlendirebilir kısmını ele alacağız.

Evet üniversiteye yerleştik, ilk haftayı atlatıp yavaş yavaş arkadaşlar edinmeye, okula ve derslere uyum sağlamaya başladık ve bir süre sonra da dersler, sınavlar, ödevler, sunumlar derken bu süreci de atlattık ve en nihayetinde süreç normalleşti. Birçoğumuz bu döneme alışınca, ilk heyecanı atlatınca zamanla sıkılmaya bile başladık. Boş zamanlarımız arttı ve bizim yapılacaklar listemizdeki maddeler azaldı. Dolayısıyla boş zamanlarımızı değerlendirecek aktiviteler aramaya koyulduk. 

Ben bu sorularınıza cevaplar buldum ve sizinle paylaşmak için bulduğum sonuçları listeledim. Bu maddelere geçmeden önce şuna değinmek isterim ki boş zamanlarımızı hepimiz kafelere giderek, kampüste çimlere oturarak değerlendiriyoruz. Evet boş zamanlar bu şekilde değerlendirilebilir fakat günün sonunda bu yapılanlar yine boş zaman olarak kalıyor elimize. Neyse birçoğunu kendim de yaptığım maddelere geçeyim artık.

Öncelik Derslerde

Ders çalışmak ve sınavları geçmek için gece gündüz çalışmak her üniversitelinin kaderi. Fakat hepimiz yanlış uyguluyoruz bu maddeyi. Sınav haftasına kadar geziyoruz geziyoruz ve son hafta kütüphanelerde sabahlıyoruz. Tabii günü gününe çalışsak sınavdan önce çalışmamıza bile gerek kalmayacak ama açık söylemek gerekirse gerçekten ders çalışmaya aşık değilsek bu çok zor. Bununla başa çıkabilmek için (en azından sınavları geçecek kadar) her ders sonunda günü gününe olamasa da haftada bir kısaca ders içeriklerine göz atsak ve önemli kısımları bir kez de olsa okusak yeterli olacaktır. Zaten ara ara açıp okudukça aklımızda çok rahat kalacaktır.

Okul Kulüpleri Eğlenceli Olabilir

Okulumuzda, fakültemizde mutlaka en az bir adet kulüp vardır. Bu kulüplerin içerikleri değişkendir. Her okulda her bölümde farklı kulüpler vardır. Bunların bazıları fakülte bazlı olmayıp tüm kampüs öğrencilerine yöneliktir, bazıları ise bölüm öğrencilerine açıktır sadece. Bunları araştırıp ilginizi çeken kulüplere üye olabilirsiniz. İklimden modaya, edebiyattan şiire, film analizinden kariyere kadar birçok kulüpten bence en az bir tanesi ilginizi çeker. Bi denemeye değer bence.  

Spor ve Sanat Olanakları 

Üniversiteler spor alanında birçok etkinliğe de ev sahipliği yapmaktadır. Spor denince aklımıza hemen basketbol, futbol ve voleybol geliyor. Tabii ki bunlar da güzel ama çocukluğumuzdan beri bunları göre göre sıkılmış olabiliriz. Bunları bir kenarda tutalım. Masa tenisi, beyzbol, okçuluk, badminton gibi sporlar hem daha az kişiye ihtiyaç duyuyor hem de motor becerilerini arttırıyor. Ayrıca okçuluk gibi sporlar da odaklanmayı arttırıyormuş benden söylemesi. Kendim de geleneksel okçulukla ilgileniyorken hedef tutturmaya odaklanmak kendi hayatımda da sorunların merkezine inmeme yardımcı olmadı değil. 

Gelelim sanat kısmına. Yine üniversitelerdeki gençlik merkezlerinde ya da yurtlarda birçok kurs vardır. Bunlar dil kursları, ebru, resim, hat sanatı kursları olabilir, müzik alanında gitar, piyano, saz ve aklınıza gelen birçok enstrüman derslerinin verildiği kurslar olabilir. Bunlardan yararlanmakta fayda var. Yalnızca öğrencilerin değil, her bireyin hayatında sanattan ve müzik dallarından en az birer tane olmalı. Bunların yaşam kalitesini daha da arttırdığı biliniyor. Ben de sanat alanında ebru ile ilgileniyordum. Yaptığım resimleri ise ya çerçeveletip asıyor ya da kitap ayracı olarak kullanıyordum. Gerçekten kendi el emeğiniz sonucu çıkan ürünler daha kıymetli oluyor.  

Üniversite Okuduğunuz Şehir İkinci Memleketinizdir 

Üniversiteyi nerede, hangi şehirde okursanız okuyun o şehrin kültürünü öğrenmek, o şehrin havasını solumak kaçınılmazdır. Bunu bilinçli olarak yapmayız çoğu zaman fakat şimdi biz bunu bilinçli olarak yapacağız. Yanınıza en sevdiğiniz arkadaşınızı alın ve şehrin bilmediğiniz sokaklarına dalın. Bunu sonbahar akşamlarında yapmak ya da ilkbahar akşamlarında yapmak aşırı eğlencelidir. Sakın kaybolur muyum diye düşünmeyin. Tehlikeli sokaklara girmediğiniz sürece hiçbir sıkıntı olmayacaktır. Olası kaybolma durumunda bile o sokağın mutlaka bir çıkışı vardır. Yoksa insanlar orada nasıl yaşardı ama değil mi? sora sora bulunur tekrar yol. 

Kalbinizi dinleyin ve ilginizi çeken sokaklarda gezintinin keyfini çıkarın. Önünüze küçük dükkanlar, mahalle bakkalları, eskiciler ya da buna benzer samimi, sıcak mekanlar çıkabilir. Bu mekanlara girip oranın sahipleriyle selamlaşın. Ha, bir de sokaklarda usulca etrafa bakıp dolanırken yanınıza pamuk şeker, simit, dondurma ya da kuru yemişler almayı unutmayın. Keyfi tarif edilmez oluyor.

Tek Başına Vakit Geçirmek Yalnızlık Değildir

Birçok üniversiteli tek başına bir yerlere gidip kendi başına vakit geçirmeyi yalnızlık sayıyor. Tek başına vakit geçiren birini görenler de o kişinin asosyal olduğunu sanıyor. İşin aslı hiç de öyle değil. Tek başına vakit geçiremeyen insan yanında kim olursa olsun o kişiyle de eğlenemez. Kendi doğum gününü tek başına kutlayan biri olarak sizi temin ederim ki kendinizle vakit geçirmek size birçok farkındalık katacaktır. Kendi başımıza olmaktan çekinmeden çıkıp güzel, sessiz bir kafede oturup kahvelerimizi yudumlarken bir yandan da kitap okurken ki alınan keyif bambaşka oluyor.

Arkadaşlarla Buluşmayı Ödül Olarak Görün

Vakit geçirmek her gün dışarı çıkmak, her gün kafeye gitmek demek değildir. Böyle yaptığımızda işler yetişmiyor, derslere yeterince ilgi gösteremiyoruz ve işin tuhaf yanı bunu biz istediğimiz halde gün sonunda günüm boş geçti, çok yoruldum diye yakınıp duruyoruz. Böyle yapmaktansa günümüzü planlasak, hadi planlayamıyor ve günlük plan yapamıyorsak bunu kafamızda yapalım. İşleri öncelik sırasına göre acil yapılacaklar olarak gruplandıralım. Bunlar ister dersler ister başka etkinlikler olsun bu maddelere tik attıktan sonra kendimize biraz da vakit ayırdıktan sonra sevdiğiniz ve birlikte vakit geçirmekten keyif aldığımız insanlarla bir gün belirleyip ve o gün çıkıp dilediğimiz gibi gezmek bizi hiç yormayacaktır. Tam tersi, mağazalara girip alışverişler yapmak, alışveriş yapmasak da vitrinlere göz atmak, bi sahafa girip kitapları incelemek, varsa işlerimizi de halletmek ve en sonunda bir kafeye geçip oturmak neredeyse son zamanlardaki birikmiş tüm yorgunluğumuzu atacaktır. Hatta bol kahve ve bol sohbetle bugünü ödüllendirirsek ne muhteşem olur. Püf nokta şu ki bunu her gün değil ara ara yaparsanız tadını alırsınız. Ne kadar seyrek olursa o kadar özel olur. Sonuçta uyulması gerekenler değil yasaklar cazip gelir bize. 

Kariyer Gelişimi Şart 

Boş vakitleri en kaliteli halde değerlendirmek bu boş vakitlerimizde kendimizi geliştirmekle mümkündür. Bunlar bölümümüze yönelik veya hobi olarak ilgilendiğimiz alanlar üzerinde bilgi edinmek olabilir. Örneğin kendimizi geliştirmek için ultra çaba harcamaya gerek yok artık günümüzde. İstediğimiz şey yeter ki bu kurslara katılmak olsun. İstediğimiz zaman önümüze çıkıyor zaten fırsatlar. Online ve yüz yüze olarak kurslara katılabilir ya da öğrenmek istediğimiz alanlarla ilgili kitaplar alabilir ve bu konuyu öğrenebiliriz. Sadece kurslar tek çözüm değil. Bölüm hocalarınızın odalarına gidip onlarla sohbetler edebilir, bölümümüzle ilgili bize yol göstermelerini, öneride bulunmalarını isteyebiliriz. Hatta bu konuyu daha da büyütelim. Farklı fakültelerin derslerine girebilir ufkumuzu daha da genişletebiliriz. Peki bu nasıl olacak? Arkadaşlarımızdan farklı bölümlerde olanlar vardır muhakkak. Onlarla derslere girebiliriz. Hocalar öğrenmeye açık olan öğrencileri pek severler bilirsiniz. 

Ayrıca kariyer planlarınızı oluştururken farklı fakültelerdeki hocalardan da yardım alırsak bu bizim yararımıza olacaktır. Kendi bölümümüze ek görüşler edinmek her yönüyle faydalıdır. Kendimizi sadece kendi bölümümüzle sınırlamayalım. Öğrenmek isteyene bilgiler derya denizdir. 

Hobi Edinmek Basit Bir İş Değil

Hep kendimizle ilgilenmekten bahsettik. Gerçekten kendi kendine mutlu olan insanı kimse incitemez. Çünkü o insan kendi kendine yetiyordur. Bir insan kendi kendine yettiği zamanlarda mutlaka hobilerden yardım alıyordur. Mesela kitap okumak da hobi olabilir, resim çizmek, boyama yapmak, yazı yazmak… Bunların hepsi hobi olabilir. Favorilerim yazı yazmak, boş defterleri güzel sözler, kitap alıntıları ya da kısaca günümün nasıl geçtiğinden bahsettiğim karalamalar yapmaktır. Etrafımızda güçlü, ne istediğini bilen, kendi kendine vakit ayıran insanlar tanıdınız mı hiç? Onlarla sohbet ettiğinizde mutlaka bahsedeceklerdir hobilerinden. Onlar kendi evlerinde yapıyor, biz yurtta bunları nasıl yapacağız demeyelim. Ben de yurtta kalıyorum ve bunların hepsini yapabiliyorum. Hatta bu yazıyı yazmaya başladığımda yurt bahçesinde kahvemi ve atıştırmalıklarımı alıp piknik yapıyordum. Şimdi ise yazımı KYK masasında mumlar ve arka planda çalan hafif bir müzikle bitiriyorum. Hatta odadaki tek penceremizin önü çiçeklerle dolu.

Ha! Son olarak şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Lütfen yazın. Günlük vs. demiyorum. Ara ara iyi hissettiğinizde ya da kötü hissettiğinizde bunu yazın. Çünkü bu yıllarda ailemizden uzak, sadece merkezde kendimizin olduğu bir hayat yaşarken hissettiğimiz duygular çok kıymetli. E insanlara da güven olmuyor artık, bizi dertlerimizle yaralamaları işten bile değil. Bu yüzden en güvendiğimiz yer bence defter sayfalarının arasıdır. Hem yıllar sonra da bu yazıları açıp okuduğumuzda neler neler yaşamışız diyerek okumak çok duygusal olmaz mı? Hatta gelecek yıllardaki kendinize mektup bile yazabilirsiniz. Gelecek yıllarda kendimizi nasıl görmek istiyoruz, nerede olmak istiyoruz, neler yapmak istiyoruz? Bunları yazdığımızda ve yıllar sonra okuduğumuzda hem maziyi yaşamış oluruz hem de kendi yaşadıklarımızla arada hiçbir engel olmadan baş başa kalmış oluruz. Bu da geride bıraktığımız yılları nasıl değerlendirdiğimizi daha net görmemizi sağlar. Bence çok özel ve çok kıymetli.      

Bir yanıt yazın